DELİ DELİ OLMA
Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye yapımı
Türü ve Süresi: Duygusal Drama / 94 dakika
Yönetmen: Murat Saraçoğlu
Senaryo: Hazel Sevim Ünsal
Görüntü: Mustafa Kuşçu
Müzik: Mehmet Erdem, Özgür Akgül
Kurgu: Mustafa Preşeva
Oyuncular: Tarık Akan, Şerif Sezer, Barış Üregül, Deniz Arna, Levent Tülek, Zuhal Topal, Korel Cezayirli, Murat Aydın, Havin Funda Saç, Halil Kumova, Muhammed Cangören
Yapımcı Şirket: Aydın Film
Dağıtıcı Şirket: Pinema Film
İçerik Uyarıları: Erişkin temaları içeren öyküsü nedeniyle, 7 yaşından küçük izleyiciler için uygun değildir.
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: www.delideliolma.com
Yıldız Puanı: * * *
Kars'ın gözlerden de gönüllerden de ırak kalmış yoksul bir köyü… Burada, konuştukları dil, alışkanlıkları ve hayat tarzlarıyla ilk anda ülkenin hâkim kültüründen kopuk görünen, fakat bir o kadar da bizim olan sımsıcak mizaçlı insanlar yaşıyor. Kahramanlarımızdan ikisinin adı “Alma” (Cemile Nihan Turhan) ve “Tavşan” (Ozan Erdoğan)… Bu iki sevimli köy çocuğunun yanısıra, çocukken ailesiyle Rusya'dan Türkiye'ye göç etmiş yaşlı bir Malakan, “Mişka” (Tarık Akan) ile tanışıyoruz. Köyün önde gelen figürlerinden biri de Mişka'nın hiç kavuşamadığı gençlik aşkı, son derece sinirli bir kadın olan “Popuç” (Şerif Sezer)… Mişka'nın derin yalnızlığına rağmen Popuç'un kalabalık, neşeli ve de hareketli bir ailesi var. Fakirlik ve çetin kış koşullarıyla mücadele eden, ekin eken, kaz otaran ve koyun güden bu insanlar, durgun kış gecelerini ise saz âşıklarının bol atışmalı, çekişmeli ve “dudak değmez”li nâmeleriyle şenlendiriyorlar.
Gençliği Rus kültürü ile yoğrulmuş Mişka, klasik müzikle uzaktan yakından ilişkisi bulunmayan bu ücrâ köyde, yöre halkının günlük hayatına yıllar önce sessiz sedasız bir piyano sokmuştur. Köyün küçük kızlarından Alma ise Mişka'ya ailesinden miras kalan ve yaşlı adamın çevresindekilere yaptığı borçlar yüzünden ineklere bağlanarak köyün nerdeyse bütün ahırlarını tek tek ziyaret eden bu piyanoyu çalma özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. Tuşlar üzerinde parmaklarını gezdirme arzusu, küçük müzikseveri piyanonun yalnız sahibiyle gitgide yakınlaştıracak ve aralarında sarsılmaz bir dostluğun kurulmasına yol açacaktır.
İKİ BÜYÜK OYUNCU YILLAR SONRA YENİDEN BİRARADA
Hâl böyleyken, sinema sektöründeki birilerinin “Doğu”nun yalnızca “DTP'nin tasvir ettiği Doğu” olmadığını hatırlayıp bu geniş coğrafyada yaşayan etnik kökenlerin çeşitliliği noktasında şimdiye kadarki geleneksel “silme Kürtçü” jargondan farklı bir açılım getirmesini, ailemin Anadolu topraklarındaki çileli varlık serüveninin ışığında son derece önemli ve anlamlı bulduğumu belirtmeliyim. Evet; her ne kadar bazıları kabul etmek istemese bile, oralarda son bin yıldır, yani Sultan Alparslan'ın bölgeye adımını attığı günden beri “bizler” de yaşamaktayız. Aynı şekilde, Tarık Akan ve Şerif Sezer'in, “Yol”da canlandırdıkları karakterlerden çeyrek yüzyıl sonra bu kez “Kafkas göçmenlerinin Doğu'su”nu anlatarak, nicedir yarım kalmış bir hesabı kapattıklarını görmek de benimle benzer bir soyağacı öyküsünü paylaşan “Doğulular” açısından sevindirici bir gelişme oldu.
'SARAÇOĞLU SİNEMASI' ADIM ADIM KIVAMINI BULUYOR
“Deli Deli Olma”, son dönemde sayısal açıdan heyecan uyandırıcı, fakat akıllarda (ve gönüllerde) iz bırakma yönünden ise genellikle “kof” ürünler verdiğine tanık olduğumuz ulusal sinemamızdan, gerek iddialı oyuncu kadrosu ve özenli prodüksiyonu, gerekse sıradışı öyküsüyle göz dolduran bir çalışma. Yeni Türk sinemasının nitelikli örneklerini dikkatle takip edenler tarafından mutlaka görülmesi gereken bu yapıt, aynı zamanda Türk yönetmenlerinin görece zayıf olduğu bir alt-tür konumundaki “kara komedi”ye de nefis bir örnek oluşturuyor. Öte yandan, meraklılarına, filmin adının Kars civarında “Aklını başına al!” anlamına gelen yerel bir deyişten geldiğini de son bir not olarak belirtelim.
19.04.2009
ALİ MURAT GÜVEN
alimuratg@yahoo.com
Yeni Şafak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder