Aşkı ile öfkesi arasında sıkışıp kalmış bir köylü kızı DİLBER'İN SEKİZ GÜNÜ Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, Türkiye yapımı Dilber (Nesrin Cavadzade), çocukluk çağlarından beri deliler gibi sevdiği Ali (Osman Akça) ile evlenme hayâlleri kuran bir genç kızdır. Buna karşılık, Ali'nin babası (Macit Sonkan) oğlunu bir başka kızla evlendirmek için arkadaşına söz vermiştir ve oralarda verilen böylesi sözler de her ne pahasına olursa olsun tutulmak zorundadır. Baba otoritesi karşısında çaresizlik içinde kıvranan Ali için bu durumdan herhangi bir çıkış yolu yoktur; çocukluk aşkına zorunlu olarak bir başkasıyla evleneceğini söyler. Dilber ise teslimiyeti asla kabullenemez, eline geçirdiği bir orakla Ali'nin evini basar. Genç kızın bu delice tepkisinden ürken Ali'nin babası, durumu ona da izah etmeye çabalar. Duygularıyla oynandığını ve aptal yerine konulduğunu düşünen kahramanımız ise anlatılanlardan ikna olmak bir yana, o cinnet ânında hayatının en önemli kararını verir. Madem ki töre böyledir, o da bu dakikadan sonra kendisini istemeye gelen ilk adamla, ötesine berisine bakmadan evlenecektir. Genç kızın bu ilginç yeminini haber alan kasaba okulunun topal hademesi Mehmet (Fırat Tanış), onu yakınlarından istemek üzere hemen köye doğru yola koyulur. Aile üyeleri, topallığı yüzünden o güne kadar hiç kimsenin kızını vermediği bu yoksul, ancak son derece dürüst ve duygusal damat adayını karşılarında görünce ne yapacaklarını şaşırırlar. Fakat, Dilber'in inadı inattır ve o bu izdivaca peşinen onay vermiştir. “Dilber'in Sekiz Günü”, senarist ve yönetmen Cemal Şan'ın 2005'den bu yana üzerinde çalıştığı “akıl, kalp ve ruh” temalı “aşk üçlemesi”nin üçüncü ve son halkasını oluşturmakta… Böylelikle Şan, “Ali'nin Sekiz Günü” (akıl) başlayıp “Zeynep'in Sekiz Günü” (kalp) ile ilerleyen üçlemede “ruh” üzerine son sözlerini de bu yapıtıyla söylemiş oldu. Çekimleri Mardin'in Nusaybin ilçesinde gerçekleştirilen “Dilber'in Sekiz Günü”, Güneydoğu'nun fakir bir köyünde annesi, babası ve kardeşleriyle yaşayan baş kahramanı üzerinden Türkiye'nin bu bölgesini hem kadınlar hem de erkekler için kocaman bir hapishaneye çevirmiş durumdaki “Kürt feodal gelenekleri”ni eleştirel bir gözle ele alıyor. Film, duygusal finali itibarıyla da Türk sinemasının ölümsüz klasiklerinden “Selvi Boylum, Al Yazmalım”a bir tür saygı duruşu niteliğinde… 26.04.2009 |
26 Nisan 2009 Pazar
Aşkı ile öfkesi arasında sıkışıp kalmış bir köylü kızı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder