Özgün senaryo üretiminde yaşanan büyük tıkanıklık nedeniyle, özellikle son çeyrek yüzyıl boyunca çizgi roman dünyasını hallaç pamuğu gibi atarak bu külliyata ait irili ufaklı pek çok kahramanı ardarda beyazperdeye aktaran Hollywood yapımcıları, sonunda gözlerini yeryüzündeki en popüler, fakat aynı zamanda da uyarlanması en masraflı karaktere diktiler. Amerikalı çizgi roman yazarı Lee Falk'ın ilk serüvenini 1934'de kaleme aldığı “Sihirbazlar Kralı Mandrake”, hayranlarıyla tanışmasının 75'inci yılında, daha önce yapılan bir kaç önemsiz deneme göz ardı edilirse, ilk kez yüksek bütçeli bir sinema filmine dönüştürülüyor. Yönetmenliğini Amerikalı sinemacı Mimi Leder'in üstlendiği film, baş kahramanının sıradışı yetenekleri ve dünyanın dört bir köşesinde yaşadığı fantastik serüvenleri günümüzün dijital teknolojileri eşliğinde beyazperdeye aktaracak görsel bir şölen olarak tasarlandı.
“Acil Servis” (Emergency Room), “Kayıp” (Vanished), “Batı Kanadı” (West Wing) gibi başarılı televizyon dizilerindeki yapımcı ve yönetmenlikleriyle tanınan Leder, 1998 yılında, o dönemin özel efekt açısından en iddialı yapımlarından “Derin Darbe” (Deep Impact) ile bilim-kurgu sinemasına olan yatkınlığını ortaya koymuştu. 1952-New York doğumlu bayan yönetmenin ağırlıklı olarak TV dizilerinden oluşan filmografisinde 1997 yapımı “Arabulucu” (The Peacemaker) gibi ses getirmiş diğer bazı sinema filmleri de dikkati çekerken, kendisi son olarak, halen ülkemiz sinemalarında gösterimi süren Morgan Freeman ve Antonio Banderas'lı “Son Oyun” (Thick as Thieves) adlı bir serüven kurdelasına imza attı.
Yönetmen Mimi Leder |
Çizgi roman tutkunlarını daha çekim aşamasındayken bile heyecana boğan “Mandrake” projesinin oyuncu kadrosundaki en müthiş sürpriz ise halen yeryüzünün yaşayan en yetenekli illüzyon ustası olarak kabul edilen Amerikalı sihirbaz Criss Angel'ın filmde çok önemli bir rol üstleniyor olması… Mandrake'nin çocukluk yıllarını geçirdiği ve uzun bir eğitim sürecinin ardından olağanüstü yetenekler kazandığı Tibet'teki “Sihirbazlık Akademisi”nin yaşlı başkanı Theron rolünü üstlenen sanatçı, böylelikle, kendi adına çektiği “Mindfreak” adlı televizyon programı haricinde ilk kez bir sinema filminde görünmüş olacak. Şimdiye kadar suyun üzerinde yürümek, açık havada uçmak, vitrin camlarının içinden geçmek, bir mekânda kaybolup başka bir mekânda ansızın ortaya çıkmak gibi açıklanması çok zor yüzlerce illüzyon gösterisi düzenleyen Angel'ı meslektaşlarından ayıran en önemli özelliği ise bütün bu akıl almaz numaraları sahnelerin kontrollü ortamı yerine doğrudan doğruya gün ışığında, çevrede rasgele bulunan izleyiciler ve amatör kameraların önünde yapıyor oluşu…
Jonathan Rhys Meyers |
“Sihirbazlar Kralı Mandrake”nin 4 kişilik bir yazar ekibi tarafından hazırlanan senaryosu, Falk'ın orijinal yapıtındaki ana karakterler ve aynı olay örgüsü üzerine kuruldu. Ian Jeffers, Joshua Oppenheimer, Thomas Dean Donnely ve senaryoya son şeklini veren Kevin Bernhardt'ın yer aldığı bu ekibin, öykünün temel gelişim noktalarına büyük ölçüde sadık kalmakla birlikte, onu 1930'ların ABD'sinden alıp günümüzün dünyasına taşımayı daha uygun buldukları söyleniyor.
Baldwin Entertainment Group ve Hyde Park Entertainment adlı şirketler tarafından ortaklaşa çekilen film, 2010 yılı yaz aylarında gösterime çıkacak.
Yeşilçam, onu da herkesten önce uyarlamıştı!
Criss Angel |
12 bölümlük kısa seriyal filmler formatındaki bu öncü yapımın doğurduğu hayâl kırıklığından sonra, 1954 yılında Mandrake'ye bu kez de televizyoncular el attılar ve onu Will Jason'un yönetiminde yarım saatlik bir pilot filme dönüştürdüler. Fakat, “Sihirbazlar Kralı” rolünü Joe Norton'un oynadığı bu açılış bölümü de yine aynı teknik engele, izleyicilerin ilgisini çekmekten ziyade onları güldüren yetersiz özel efektlere takılıyor ve dizi devam bölümleri hiç çekilemeden doğruca rafa kaldırılıyordu.
Amerikalı yapımcıların kaliteli bir Mandrake filmi çekme yönündeki hevesleri ilerleyen yıllarda da sürüp gitti ve 1979'da Universal Stüdyoları'nın yetkilileri aynı öyküyü gösterişli bir televizyon filmine dönüştürmek üzere yeniden kolları sıvadılar. Harry Falk tarafından yönetilen bu defaki uyarlamada Mandrake'nin ünlü pelerinini giyme zevki aktör Anthony Herrera'ya kısmet olurken, film de derli toplu anlatımı ve keyif veren özel efektleriyle televizyon izleyicileri tarafından beğeniyle karşılanacaktı.
Yukarıda sıralanan belli başlı uyarlama denemelerinin dışında, ünlü sihirbazın serüvenleri 1986 yılında “Dünyanın Savunucuları” (Defenders of the Earth) adını taşıyan, aynı anda pek çok çizgi karakterin bir arada boy gösterdiği tek sezonluk bir animasyon dizisine de konu oldu. Marvel Comics-King Features Entertainment işbirliğiyle hazırlanıp Amerikan televizyon kanalı TV-Y7'de yayımlanan bu kısa ömürlü dizide Mandrake ve has dostu Abdullah, “Flash Gordon” ve “Kızılmaske” gibi diğer bazı popüler kahramanlarla işbirliği yaparak galakside terör estiren “Merhametsiz Ming”e savaş açıyordu.
Sinema-TV tarihindeki az sayıda Mandrake uyarlamasından en uçuk olanı: Yönetmenliğini Oksal Pekmezoğlu'nun üstlendiği, 1967 yapımı Türk Mandrake'si... |
O dönemde Türk sinemacılarının çektikleri düşük bütçeli “Mandrake” uyarlamasından kısa süre sonra yapıtın Amerikalı yaratıcısı Lee Falk da haberdar olacak, ancak usta yazar -kendisinden herhangi bir izin alınmadan gerçekleştirilmesine rağmen- uzak bir ülkede girişilen bu ilginç denemeyi hoşgörüyle karşılayarak yasal yollara başvurmamayı tercih edecekti.
Centilmenliği asla elden bırakmayan bir kanun savaşçısı
Mandrake çizgi romanının yaratıcısı Lee Falk (1911-1999) |
Falk, ilk serüveni 11 Haziran 1934 tarihinde yayımlanan kahramanının çizimlerini de kısa bir süre boyunca kendisi gerçekleştirdi, ancak daha sonra bu işi yakın dostu Phil Davis'e devretti.
Davis, 1964 yılındaki ölümüne kadar, Falk'ün yazdığı öykülerden hareketle Mandrake'yi kesintisiz olarak resimledi; sonrasında ise bu görevi bir başka ünlü çizer, Fred Fredericks üstlenecekti.
1999 yılında Falk da hayata vedâ edince, Mandrake'yi hem yazar hem de çizer olarak yaşatma görevi Fredericks'e kalmış oldu.
Şu anda, dünyayı 75 yıldır eğlendiren karizmatik sihirbazın çizgi romanlar dünyasındaki geleceğini belirleyecek yegâne karar verici konumundaki Fredericks (Doğumu: 1929), yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle en son Mandrake serüvenini 2002 yılında çizebildi; fakat ilk yayınından beri serinin küresel satışını gerçekleştiren “King Features Syndicate” adlı kuruluşun “Mandrake'nin resmî ölümü”nü ilan etmek gibi bir niyeti yok. Kahramanımızın serüvenleri, gidebildiği yere kadar Fredericks'in kaleminden, ondan sonrasında ise başka bir çizer eliyle devam ettirilecek gibi…
Yeryüzünün en tehlikeli suçlularıyla mücadele ederken, içinde bulunduğu koşullar ne denli kötü olursa olsun kanunun kendisine çizdiği sınırları asla aşmayan, bu arada espritüelliği ve nezaketi de bir an bile elden bırakmayan Sihirbaz Mandrake, gıpta uyandıran yetenekleri, gözü kara cesareti ve yüksek standartlarda yaşamaya olan düşkünlüğüyle büyük bunalım yıllarında milyonlarca Amerikalı için gerçek bir moral kaynağı olmuştu. Kahramanımızın kısa sürede olağanüstü bir hayran kitlesi toplayan serüvenleri, ekonomik sorunların kıskacında nefessiz kalmış olan kitleleri, kısa bir süre sonra patlak veren İkinci Dünya Savaşı'nın yoksulluk ve ıstırapla bezeli atmosferinden uzaklaştıracak ve onları gerçek hayatta asla erişemeyecekleri kadar renkli bir hayâl âlemine taşıyarak teselli edecekti.
Büyük savaş sonrasında Falk'ın centilmen kahramanının serüvenleri pek çok dile çevrilerek, önce Avrupa kıtasına, oradan da dünyasının diğer ülkelerine taşındı. Türkiye, 1960'ların ortalarından itibaren bu çizgi karakterle tanışan ilk Avrupa ülkelerinden biri olurken, Tay Yayınları tarafından piyasaya sürülen seride son derece ilginç bir de “yerel değişiklik” yapılacaktı. Mandrake'nin, orijinal öyküdeki adı “Lothar” olan Afrikalı siyahî yardımcısı, ülkemizdeki çevirilerde ise -bu karakter Müslüman Türk halkına daha bir sempatik görünsün diye- “Abdullah”a dönüştürüldü ve Müslümanlaştırıldı.
“Mandrake” çizgi romanı, kahramanımızın, ikiz kardeşi Derek ile birlikte henüz çok küçük yaşlardayken anne-babası tarafından, Tibet'in gizemli dağları arasında kamufle olmuş bir sihirbazlık akademisine öğrenci olarak verilmesiyle başlar. Burada, çok sıkı bir disiplin altında okültizm ve hipnoz sanatlarının inceliklerini öğrenen iki kardeş, zaman içinde Akademi Başkanı Theron'un da en gözde öğrencileri arasına katılırlar. Ancak, Mandrake'ye göre daha disiplinsiz bir kişiliğe sahip olan Derek, bir süre sonra elde ettiği kötüye kullanma yönündeki eğilimleri fark edilince Akademi'den uzaklaştırılır. Yolları bir daha hiç buluşmamacasına ayrılan iki kardeş, aynı zamanda ömürleri boyunca da birbirlerine karşı mücadele eden iki rakibe dönüşeceklerdir.
Akademi'den başarıyla mezun olan Mandrake, ülkesi ABD'ye geri döner ve çalışmalarını rahatça yürütebilmek amacıyla “Xanadu” (Zanadu okunur) adını taşıyan dev bir malikâne yaptırır. Ailesinden kalan büyük miras sayesinde, herhangi bir ekonomik sıkıntı çekmeden bütün hayatını suç ve suçlularla savaşmaya adayan kahramanımız, sonrasında ise anavatanı Afrika'da “Yedi Ulusun Prensi” nâmıyla tanınan dev cüsseli arkadaşı “Abdullah/Luthor” ile birlikte serüvenden serüvene atılacaktır.
O ve sadık yardımcısı dünyayı daha yaşanabilir bir yere dönüştürmek için karanlık güçlerle mücadele ederlerken, her ikisinin -fırsat bulup bir türlü evlenemedikleri- uzatmalı nişanlıları Narda ile Karma da daima yanlarındadır. Narda, müstakbel eşi Mandrake gibi beyaz ve batılı iken, Karma ise Abdullah'ın ırkî tercihine uygun bir biçimde çikolata renklidir. Ayrıca, soylu ailelerden gelen bu iki hanım da “prenses” unvanına sahip bulunmaktadır. Ki ırkçılığın tavan yaptığı 1930'ların ABD'sinde bu denli popüler bir çizgi romanda iki önemli kahramanın siyah oluşu bile başlı başına sosyolojik bir devrimdir.
Akademi'de kazandığı sihir ve hipnoz becerilerini keskin zekâsıyla birleştiren Mandrake, şöhreti suçlular dünyasında yayıldıkça, yasadışı faaliyetlerle mücadele eden kurumların da örtülü biçimde yardım istedikleri birine dönüşür. Çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yürüten “Inter-Intel” adlı örgüt de bunlardan biridir. Mandrake “Inter-Intel” adına sık sık uluslararası görevler üstlenir ve bunların hepsini başarıyla sonuçlandırır. Kahramanımız, örgütle ilişkilerini ise Jed adlı bir ajan dostu aracılığıyla yürütmektedir.
Öte yandan, Üstad'ın küresel ölçekte faaliyet gösteren azılı suçlulara karşı giriştiği mücadeleler sırasında, zaman zaman ikiz kardeşi Derek'le de karşı karşıya geldiğini görürüz. Uzun zaman önce “karanlık taraf”ı seçmiş olan Derek, ağabeyi kadar üst düzeyde bir sihirbaz olamasa bile, kötülüğe hizmet noktasında gayet başarılı birine dönüşmüştür.
Mandrake'nin yolunun sık sık kesiştiği bir diğer tehlikeli rakibi ise dünyanın her köşesine yayılmış bulunan dev bir mafya örgütlenmesi konumundaki “8 Çetesi”dir. Her biri yeryüzünün belli bir bölgesinden sorumlu 8 büyük patron tarafından yönetilen bu çete, usta sihirbazı ortadan kaldırmak için türlü entrikalar çevirse de o her seferinde bu saldırılardan kurtulmayı başarır.
Şimdiye kadar 50'nin üzerinde ülkede yayımlanmış olan bu çizgi romanın en büyük bombası ise Mandrake'nin göz kamaştırıcı malikânesi “Xanadu”da yıllarca sadâkatle görev yapan Japon aşçı Hojo'nun serinin ilerleyen bölümlerde ortaya çıkan gerçek kimliğidir.
Mandrake, “Inter-Intel” binasına yaptığı rutin ziyaretlerde, örgütün yönetici koltuğunda yalnızca bir robot görmekte ve kimliğini hiç kimsenin bilmediği bu gizli şef de kendisine her zaman o robotun içindeki bir vericiden seslenmektedir. Serinin müdavimleri, pek çok serüvenin arka planında silik bir yan karakter olarak boy gösteren Xanadu aşçısı Hojo'nun gün gelip de Inter-Intel'in lideri olduğunu öğrendiklerinde sıkı bir sürpriz yaşarlar. Mandrake'nin mutfağında birbirinden lezzetli Japon yemekleri hazırlayan, aynı zamanda Uzakdoğu dövüş sanatlarını da çok iyi bilen ve mesaisi bitince sessizce bisikletine atlayıp giden bu ufak tefek şişman adam, gerçekte ise yıllardır hiç kimseye fark ettirmeden dünyanın en büyük anti-terör örgütünü yönetmektedir.
Ve 75 yıldır sürüp giden bütün bu öyküde yazar Falk'ın okurlara yaptığı en muhteşem sürpriz ise Sihirbazlık Akademisi Başkanı Theron'un, Mandrake ve kardeşi Derek'in babası olduğu gerçeğinin ortaya çıktığı bölümdür.
26.04.2009
Ali Murat Güven
alimuratg@yahoo.com
YENİ ŞAFAK SİNEMA SAYFASI / ÖZEL HABER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder