Saddamın Askerleri filmi bugün vizyona girdi. Yönetmeni Gani Rüzgar Şavata, yasaklarla ve yaş sınırıyla boğuştu bu filmde. Acıların çok ağır bir tonda anlatıldığı filmin ilk onbeş dakikasını biliyorum. Çünkü on altıncı dakikada çoktaaaan... Gani Rüzgar Şavata, heyecanına saygı duyduğum bir isim. Onun yönettiği dizileri mutlaka bir tv kanalında denk gelip izlemişsinizdir. Sinemada ise çok sayıda eser sahibi Şavata. Anadolu insanıdır, bütün mertliğiyle farklılığını ortaya koyar. İçinden geldiği gibi davranır. Bu, insanda bir 'teklifsizlik' durumu oluşturur. 'Gardaşım' diye başlayan telefonlar size sınırlarınızı kaldırma uyarısıdır ve genelde başarılı olur. Son filmi Saddamın Askerleri bugün vizyona giriyor. Sinemada Gani Rüzgar Şavata filmi izlemek isteyenler için 'unutmama' çağrısı yapayım. Filme gelince... Saddamın Askerleri'nin galasına gittiğimde büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Siyasiler, teşkilatlar, gazeteciler ve yerinde duramayan gençler... İnsan filmi terk eder mi?Filme o kadar büyük ilgi vardı ki, büyük kısmı için bir seans daha düzenlendi. Kalabalığın dalgalanması sona erdiğinde film başladı. Filmin ismi Saddamın Askerleri olunca insan doğal olarak merak ediyor, acaba nasıl bir film bu diye. Malum, uzun yıllar Saddam'ın yaptığı eziyetleri duymuştuk, marşlardan bile dinlemiştik. Sonra Saddam'ı İran'a saldırtan güç kontrol edemediğinden mi acaba bilinmez, bu kez Saddam'ı bitirme kararı aldı. Bu arada olan Irak halkına oldu. Bir milyonu aşkın insan çocuk yaşlı demeden Amerika tarafından katledildi. Acaba bu hikâye de yer alacak mıydı Şavata'nın filminde. Daha açığı, bölgesel ateşi nasıl ele alacaktı? Bu merak duygusuyla oradaydım. Sonra film başladı. İlk onbeş dakikada iki tecavüz vakası vardı beyazperdede. Sonra daraldım, daraldım, yerimde duramaz oldum ve kendimi sinemadan dışarı attım! On altıncı dakikada nefes aldığımı hissettim. Güzel, yağmurlu bir gündü. İstiklal'i bir iki kez turladım. O anda terapistim ilan ettiğim TV5 sunucusu ve programcısı sevgili dostum Yunus Göksu ile telefonun tellerinden geçemeyen ağır cümlelerim teker teker yerlere dağılıverdi. Etraftan toparlayacak gücüm de yoktu. Yunus'a filmle ilgili anlattıklarımı bir kenara bırakalım da neden çıkmıştım sinemadan, ona gelelim. Sevgili Gani ağabey. İnsan bu kadar mı sert bir film yapar. Gerçi daha sonra gösteriminin ertelendiğini, filme yaş sınırı geldiğini de öğrendik. Şaşırdım mı? Hayır. Gani Rüzgar Şavata filmle ilgili görüşümü sorduğunda bir doktor yalanı uydurdum ona. Doktor izin vermediği için bu tür filmleri izleyemiyorum dedim. Altta kalır mı? 'Biz senin izleyemediğin o sahnelerden daha acısını yaşadık gardaş' dedi. İşte o an benim tükeniş anımdır. Evet, benim izlemeye tahammül edemediğim o sahnelerin en ağırı bir zamanlar Diyarbakır cezaevinde uygulanmıştı. Bugün hepimizin ocağına ateş olup düşen acıların oluşturucusu 'örgüt', o ağır yükün altında ezilenlerin ıstırabıyla başımıza dert oldu en çok. Gerisi Abdülmelik Fırat'ın anlattığı, bizim duymazdan geldiğimiz. Mahmut Alınak'ın kitaplaştırdığı o acılarla Türkiye yüzleşmeden kendine gelecek gibi görünmüyor. Hâlâ içimizdeki canavarı yemlemeye devam ediyoruz. Öfkemiz kendi ırkımızın dışını düşman ilan etmeye kadar gidiyor. Sanki ABD, İngiltere gibi güçlerin memlekete verdiği zararlar çok azmış gibi güvensizliği kardeşlerimizle yaşıyoruz. Tüm öfkemizi yanı başımızda bizden daha çok acı çekenlere yansıtıyoruz. Çünkü bizim de acımız zamanla o kadar büyüdü ki! Devletin içindeki çetelerin terör olgusunu nasıl kullandığını artık biliyoruz. Binlerce sayfa iddianameden yansıyanlar kanımızı dondurmuyor mu? Mahsun gibi korkma!Gani Şavata'ya kızmadım dersem yalan olur! Yüzüne karşı söylediğimden burada da rahat ifade edebilirim. Ağabey, yaşadığınız acıları film yapmalısınız. Bu kadar cesaretiniz olsun. Berbat bir tuluatla öldürülen Saddam'a sığınarak acılar anlatılmaz. Eğer iyi bir şey yapmak istiyorsanız, bir ayna tutun bize. Biliyorum aynada gördüklerimizi hoş göremeyeceğiz. En fazla benim gibi bir doktor yalanı uyduracaktır çoğunluk. Ama artık yüzleşme zamanımız geldi yaşanan acılarla. Kardeşçe sarılmanın bir yolunu bulmalıyız. İçimizde bizi tüketen ıstıraplarla Kürtlerin yaşadığı acıyı anlatıyorum diye Travesti anlatan Mahsun gibi 'korkmaya' gerek var mı bilmiyorum. Gani Rüzgar Şavata, Saddamın Askerleri filminin gelirlerini Filistin'e göndereceğini açıkladı. Bir sonraki filmi de Filistin'in acılarını anlatacak. Ben sonuna kadar izleyemedim filmini. Eğer kan, acı, savaş görmeye dayanabilirseniz perdede, buyurun film vizyona girdi bile. Ben ne Testere filmlerini ne de Teksas Katliamı gibi filmleri izleyebiliyorum. Biliyorum, doktor yasak etmedi, ama ben bu ağır yükü kaldırabilecek güçte değilim. Gani Rüzgar Şavata'ya yeni filmlerinde başarılar diliyorum. 01.05.2009 |
3 Mayıs 2009 Pazar
Acılara dayanabilir misin!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder